MARMARİS ULUSLARARASI KATILIMLI APİTERAPİVE ARI ÜRÜNLERİ 2015 SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ

Friday, 27.11.2015

21-22 Kasım 2015 tarihleri arasında Marmaris Ticaret Odası (MTO) ve Marmaris Bal Evi tarafından düzenlenen  “Uluslararası Katılımlı Marmaris Apiterapi ve Arı Ürünleri Sempozyumu” Marmaris D-Resort Grand Azur Otelinde tıp hekimlerinin, tıp alanı dışında Apiterapi ve arı ürünleri konusunda çalışan diğer bilim insanlarının, basının, arı üreticilerinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir.

Sempozyumun birinci günü(20 Kasım 2015,Cuma)  Prof. Dr. Muhsin Doğaroğlu tarafından arıcılara yönelik Modern Arıcılık Teknikleri konusunda konferans verilmiş ve özellikle bu genel konu sonunda Muğla yöresi üreticilerinin çam balı üretim düzeylerinin neden düşük olduğu ve hangi yöntemlerle bu düzeyin yükseltilebileceği konusunda bilgiler verilmiştir. Açılış konuşmalarında, MTO Başkanı Mehmet Baysal konuşmasında “Amacımız bal üreticisinin hakkını korumak, arı ve arı ürünlerinin doğru şekilde kullanılmasını sağlamak, sağlıklı bal üretimine destek vererek istihdam ve memleket ekonomisine katkı vermektir”  dedi. Marmaris’te Türkiye’nin ilk Apiterapi merkezinin açılması için tüm uzmanların, tıp doktorlarının ve konuyla ilgili bakanlıkların desteği ve yönlendirmesi ile MTO olarak tüm çalışmaların yanında olacaklarını vurgulayan Baysal, tüm katılımcılara, umanlara, konuşmacılara ve paydaşlara teşekkürlerini iletmiştir.Sempozyumun Bilimsel Başkanı Prof. Dr. Muhsin Doğaroğlu ise arıcılığın hayvancılık faaliyetlerinin gerisinde kaldığını söyleyerekbilinçli üretim yapılması halinde hem kalite hem de miktar olarak arıcılık sektöründe iki kata kadar verim alınabileceğinin altını çizmiş, bu bölgenin yaz turizm ile birlikte artık “Marmaris deyince apiterapi, apiterapi deyince Marmaris” akla gelecek ifadesini kullanmıştır.Sağlık Bakanlığı Geleneksel Tamamlayıcı Alternatif Tıp Uygulama Daire Başkanı Dr.Mehmet Zafer Kalaycı gelecekte fitoterapi ve apiterapide ülkemizin şaha kalkacağını, bitkisel ilaçlar ve tedavi konusunda ciddi bir seferberlik ilan edileceğini belirtmiştir. Bakanlık olarak araştırma ve geliştirme amaçlı çalışma ziyaretlerini gerçekleştirdiklerini 27 Ekim 2014’te çıkan yönetmelik ile sürecin prosedürlerinin hazırlanmaya başlandığını dile getirdi. Multidisipliner bir çalışmanın ürünü olan bu sürecin tüm bilimadamları ve uzmanların desteği ile yürüyeceğini belirtmiştir.

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi rektörüMansur Harmandar bu sempozyuma katılan bilim adamlarının doğruyu bulmak için bir araya geldiğini belirterek “Araştırılan verilerin tartışılıp, analiz edilmesi bizi doğru bilimsel sonuca götürecektir” ifadesini kullanmıştır. Muğla valisi sayınAmir Çiçek; bu sempozyumun  Muğla’mız ve Türkiye’mize büyük bir katkı sağlayacağını vurgulayarak “Allah’ın verdiği bu nimetleri bilim adamlarımızın çalışmalarıyla insanlık âlemine kanalize edeceğiz. İnsan yaşamına yarar sağlayan her projenin yapılmasında bizler, bakanlıklarımız, üniversitelerimiz ve yerel idarecilerimiz beraber çalışırsak yapılmayacak hiçbir şey yoktur” diyerek iyi temennilerde bulunmuştur.

 

Sempozyumda açılış konuşmalarının ardından bilimsel sunumlara geçilmiş,Türkiye’nin yanı sıra, Çin, Romanya, Macaristan ve Hindistan’dan bilim insanları sözlü ve poster bildiri sunumlarında;Apiterapinin tanımı, önemi, Dünyadaki ve ülkemizdeki durumu, tarihçesi, kültürümüzdeki yeri, arı ürünlerininyapısı, içeriği, kalitesi, üretim koşulları, etki mekanizması, tıpta kullanımı hakkında bilgiler sunmuşlardır. Apiterapinin tanımı yapılarak, arı ürünleri olan bal, polen, arı ekmeği, arı sütü, apilarnil, arı zehiri ve propolisin değişik doz ve terkiplerde hazırlanarak tıbbi tedavide“tamamlayıcı ve destekleyici” amaçlakullanılması olduğu ifade edilmiştir. Türkiye’de arıcılık gerçekten önemli bir yere sahiptir. Ülkemizde de yaklaşık son 5 yıldır tıp doktorlarının ilgisiyle de Apiterapi ve başka bir ifadeyle Apimedika önemini arttırmaya başlamıştır. Bu konuda en önemli gelişmeler arıcılığın bu kadar büyük olması neticesinde gelişmiştir.

 

Arı ürünlerinin insan sağlığında kullanımına ait ilk bilgilerinantik çağlara kadar uzandığı ve tarihte Apiterapi ile ilgili en eski bulguların Anadolu’da Çatalhöyük kazılarında (M.Ö. 7000) bulunduğu belirtilmiştir.  Ülkemizin dünyada kovan varlığı ve bal üretiminde ilk sıralarda yer almasına ve zengin arıcılık potansiyeline sahip olmasına karşılık, arı ürünlerinin farkındalığı, üretimi ve kullanımı konusunda henüz hedeflenen düzeye ulaşılamadığı ifade edilmiştir. Arı ürünlerinin en yüksek kalitede, gıda güvenliğine ve iyi üretim uygulamalarına uygun, yasal mevzuat dahilinde, standardize edilmiş,  üretim aşamaları izlenebilen, içeriği ve etki mekanizması tanımlanmış şekilde kullanıma hazırlanması gerektiğine işaret edilmiştir. Günümüzde de arı ürünlerinin, apiterapi konusunda yapılan yoğun çalışmalara ve bu çalışmalardan elde edilen sonuçlara bağlı olarak birçok ülkede tedavi merkezlerinde yaygın olarak kullanıldığına, arı ürünleriyle değişik etki mekanizması olan hastalıkların tedavisinde başarılı sonuçlar elde edildiğine, araştırma laboratuvarlarında etki mekanizmaları dikkate alınarak değişik arı ürünlerinin farklı kombinasyonları ile yeni preparatlar hazırlandığına dikkat çekilmiştir.

Ülkemizde arı ürünlerinin içerikleri ve hayvanlar üzerindeki etki mekanizmaları üzerinde oldukça fazla sayıda çalışma yapılmış olmasına karşılık, bal dışındaki arı ürünlerinde insan üzerindeki çalışmalara geçilemediği vurgulanmıştır. Bunun nedenleri olarak; etik ve yasal engeller, güvenilir ve standardize edilmiş arı ürünleri üretimindeki sorunlar, olası zararlı ve/veya yan etkileri öne sürülmüştür. Bununla beraber, ülkemizde polen ve propolisin insanlarda kullanımı ile ilgili çalışmaların düzenlemeler dahilindeivedilikle başlaması gerektiği belirtilmiştir.

Marmaris’de organize edilen “Uluslararası Katılımlı Marmaris Apiterapi ve Arı Ürünleri Sempozyumu” bu anlamda hem üreticileri (arı yetiştiricileri), hem Gıda, Tarım Hayvancılık Bakanlığı’nı hem Sağlık Bakanlığı yetkililerini hem de tıp doktorlarını bir araya getirmesiyle kendi alanında önemli bir noktaya ulaşmıştır.

Bu sempozyumda toplam 23 sözlü tebliğ sunulmuş ve bunların 12’sinin tıp doktorları tarafından yapılması dikkat çekici bulunmuştur.

Sempozyumda sırasıyla, tıp alanında özellikle Türkiye’de ve Dünyada Apiterapinin Bugünü ve Geleceği, Arı zehrinin analjezik etkinliği, Arı ürünleri ve Şeker Hastalığı, Çin’de Sağlık Korumada Apiterapi, Modern Tıpta Arı zehri, Orta Avrupa’da Kovan Havası ile Terapiler, Arı Diyeti: 40 gün polen ve arı ekmeği, Arı ekmeği, Arı venomu: toksik ve alerjik reaksiyonlar, İmmünomodülasyon: İmmunoterapideapiterapinin vazgeçilmezliği, Arı zehrinin apiterapik özellikleri ile Apiterapi ürünleri ve Kanserle mücadele başlıklı sözlü tebliğler ile bilimsel seviyenin arttığı kanaatine erişilmiştir.

Diğer önemli konu da, Arı ürünlerinde Kalite Güvencesi olarak “İyi Üretim Uygulamaları” nın oldukça önemli olduğu sonucuna varılmıştır.

 

Apiterapik tedavilerin ancak “Tıp Hekimleri” tarafından, tamamlayıcı tıp merkezlerinde doğru bazda ve kontrollü olarak hastaya uygulanabileceği, vurgulanmıştır. Ülkemizde arı ürünlerinin üretimi, tüketimi ve tıpta kullanılma olanakları ile ilgili daha fazla kanıta dayalı multidisiplinerklinik çalışmalar yapılmasına gereksinim olduğu, bundan sonraki aşamada apiterapi tedavi merkezi kurularak, tıbbi tedaviyi tamamlayıcı çalışmaların batı tıbbı ile kombine düşünülerek hayata geçirilmesine işaret edilmiştir.